Batı’nın en doğusu, Doğu’nunsa en batılı şehri Kars. 8 yıl önce ilk gittiğimde mevsimlerden İlkbahar’dı ve bu yeşil manzaralardan daha iyisi olamaz herhalde diye düşünmüştüm. Ta ki 8 yıl sonra bu sefer Kars’ın karlar altındaki kış masalını keşfetmeye gidene kadar. Soğukla çok aram olmasa da kışın Kars’a ne kadar yakıştığını hem çok duymuş hem de az çok tahmin etmiştim. Şimdi Kars’ı hem ilkbaharda hem de kış mevsiminde gezip gördükten sonra sıra detaylı bir Kars gezi rehberi hazırlamaya geldi. Ancak Kars’ın hem şehir içinde hem de Kars çevresinde gezilecek çok güzel yerler olduğu için bunların hepsini tek bir yazıya sığdırmak hem çok zor hem de haksızlık olur diye düşündüm. O nedenle Kars’la ilgili yazdığım yazıları aşağıdaki başlıklar altında topladım:
Birinci yazı 1877’den 1920’lere kadar Kars’ta yaşamış olan ve Dünya’nın en ilginç topluluklarından biri olan Malakanlar’la ilgili. Malakanlar yazısı uzun bir araştırmanın ürünüydü ve konu o kadar çok ilgimi çekti ki Kars’la ilgili ilk yayınladığım yazı oldu. Yazı beklediğim gibi bir hayli ilgi gördü ve Malakanlar’la ilgili onlarca soru aldım =) Kars’a gidecek herkesin bilmesi gereken Malakanlar’la ilgili yazıyı okumak için şuraya tıklayın.
İkinci yazı Türkiye’nin en önemli kültür miraslarından ve aynı zamanda Kars’a gelmemdeki en büyük nedenlerden biri olan Ani Antik Kenti – Ani Harabeleri yazısı. Bir Antik Kent’e kar bu kadar mı yakışır? Tıklayın ve görün.
Üçüncü yazıysa bu sayfanın devamında okuyacağınız ve gerçekten de Kars’ı gezecekler için tam bir rehber niteliğinde olan Kars gezi rehberi – Kars’ta gezilecek yerler yazısı. Kars şehir içinde gezilecek tüm yerleri ve ilginç hikayelerini bu yazının devamında göreceksiniz. Yazıda yok yok! Ruslar döneminden kalma muhteşem güzellikteki Rus Baltık mimari yapılardan tutun da meşhur Rus yazar Puşkin’in konakladığı Osmanlı hamamına kadar her şeyi bulabilirsiniz:)
Dördüncü ve beşinci yazılarsa henüz bloğa yüklemediğim Çıldır gölü ve Kars Mutfağı yazıları. Onları da toparlayınca sırasıyla yükleyeceğim.
Kars son yıllarda neden bu kadar popüler bir turizm destinasyonu oldu?
Kars için son yıllarda Türkiye’deki en popüler turizm destinasyonlarından biri desek yanlış olmaz. Bunun şüphesiz birçok nedeni var. Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse, birincisi günümüzde şehre adeta bir Rus şehri görünümü veren Baltık mimaride inşa edilmiş Rus yapılar. Şehir her ne kadar tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmış olsa da şuan ki mimariye damgasını vuran, şehri 1878-1918 yılları arasında 40 yıl süreyle elinde tutan Ruslar. Ruslar Şehri ele geçirdikten sonra Hollanda’dan getirdikleri mimarlar ile Baltık mimaride birçok bina inşa ettiler ve bunların birçok örneğini de bugün şehirde görmeniz mümkün. İkinci neden Kars’ın çevresinde Sarıkamış kayak merkezi, Çıldır gölü ve Ani Antik Kenti gibi gezilecek önemli ören yerlerinin olması. Son yıllarda zaten artmış olan yurt içi kültür turizmi burada da etkisini gösterdi ve ülkenin her yerinden özellikle turizm şirketleri aracılığıyla şehre birçok tur düzenleniyor. Ayrıca bireysel ya da turla olsun bu turistlerin önemli bir bölümü Kars yolculuklarını trenle yani doğu ekspresiyle yapmak istiyor. Öyle ki son bir iki senedir Doğu ekspresinde yer bulmak bile bir hayli zor, nedeniyse tur şirketlerinin önceden birçok yeri kapatmış olması. Biz de Kars’a trenle gitmenin hayalini kurmuştuk ancak yer bulmakta zorlanınca beklemeyip uçakla gitmeye karar verdik. Ankara’dan başlayan doğu ekspresi yolculuğu ortalama 24 saat sürdüğü için dilerseniz birçok kişinin yaptığı gibi trenle gidip uçakla dönebilirsiniz. Treni gözünüz kesmiyorsa da İstanbul, Ankara ya da İzmir’den uçakla Kars’a gidebilirsiniz. Şehrin popüler olmasındaki bir başka neden de Kaz eti, Kars kaşarı, gravyer peyniri, süzme balı ve birçok yöresel yemek barındıran zengin Kars mutfağı. Haydi şimdi gelin hep beraber Kars’ı keşfedelim.
Kars’taki Rus ve Osmanlı Mimarisi ve Kars’ta Gezilecek Yerler
Kars’ın mimarisi deyince her ne kadar akla ilk Ruslar gelse de şehir Milattan önce Urartu’lardan tutun da Pers, Helenistik, Ermeni, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok farklı dönemden geçtiği için tüm bu kültürlerin mirasını taşıyor. Ancak günümüzde Kars şehir içinde görülecek mimari eserlere baktığımızda genel olarak Osmanlı ve Rus eserlerini sayabiliriz. Bunlar dışında ayrıca Ermenilerden kalma Havariler Kilise’si (günümüzde Kümbet Camii) var.
Dolayısıyla şehir içinde gezerken yapacağınız şey bu tarihi eserlerin izini sürmek. Bunun için de size tavsiyem şehirdeki Osmanlı ve Rus eserlerini ikiye bölüp o şekilde gezmek. Kars kalesi civarındaki Kaleiçi mahallesi zaten birçok Osmanlı eserinin bulunduğu yer. Buraya Kars’ın eski şehir merkezi de diyebiliriz. Dolayısıyla ilk rota burası olacak. İkinci rotaysa Rusların Baltık mimaride inşa ettiği eserleri görmek. Bunun içinde görmeniz gereken ve birbirine paralel olan 3 ana cadde var ve bunlar sırasıyla: Ordu Caddesi, Ahmet Muhtar Paşa Caddesi ve Atatürk caddesi.
Kars’taki Osmanlı Mimarisi ve Eserleri
Kars’ın Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından fethediliş tarihi 1064. Kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesiyse 1579 yılında Sultan 3. Murad döneminde, Mustafa Lala Paşa tarafından gerçekleştiriliyor. Lala Mustafa Paşa Kars’ı fethedince ilk olarak temelleri 1153 yılında Selçuklular tarafından atılan ancak 1386 yılında Timur tarafından yerle bir edilen Kars kalesini yeniden yaptırıyor. Sonrasında kalenin etrafında külliye, camii, taş köprü ve hamamlar inşa ettiriyor. Dolayısıyla şehirdeki Osmanlı mimarisini en güzel görebileceğiniz yer Kale dibindeki Taş köprü, çevresindeki hamamlar ve hemen yanı başında yer alan ve ahşap olduğu için de kısmen yıkılmış olan Osmanlı evleri.
Kars şehir içini keşfetmeye ilk rotadan yani Kars Kalesi ve dibindeki taş köprü civarından başlayın. Bunu önermemin iki nedeni var: Birincisi ister ilk bahar olsun ister kış, taş köprü üzerinde durup etraftaki manzarayı izlemek ve dahası Kars çayının huzur veren akışını dinlemek gerçekten de çok keyifli. İkinci neden Taş köprü etrafında yer alan birçok önemli yapı. Bunlar sırasıyla: Kafanızı kaldırdığınızda göreceğiniz Kars Kalesi, Köprünün sağ ve sol tarafında yer alan Muradiye, Mazlum Ağa(Puşkin’in de uğradığı şairler hamamı olarak bilinir) ve Topçu Ocağı Hamamları, Namık Kemal evi, yine köprünün yanı başında Tevfik Paşa Konağı başta olmak üzere kısmen yıkılmış Osmanlı evleri, onun ilerisinde Ruslardan kalma çok güzel bir bina olan Katerina Sarayı (günümüzde otel olarak kullanılıyor) ve köprüden geriye baktığınızda Ermenilerden kalan ve şehrin sembollerinden olan meşhur Havariler Kilisesini (günümüzde Kümbet Camii) ve Ulu Camii’yi ve Ebû’l Hasan Harakâni Türbesi ve Camiini barındıran şehir manzarasıdır. Taş köprü ve civarındaki güzellikleri kısaca anlattıktan sonra hadi gelin bu eserlerden bazılarının hikayelerine ve fotoğraflarına bakalım.
Kars Osmanlı Evleri ve Ahmet Tevfik Paşa Konağı
Kars’taki Osmanlı evleri Taş köprünün hemen yanı başında Muradiye Hamamı’nın yanında yer almaktadır. Bugün kısmen ayakta duran Ahmet Tevfik Paşa Konağı da dahil olmak üzere maalesef burdaki Osmanlı evlerinin hepsi harap bir vaziyette. Bunların yapımında genel olarak ahşap kullanıldığı için çok uzun ömürlü olmamışlar ancak Ahmet Tevfik Paşa Konağı kısmen de olsa ayakta ve kesinlikle görülmeye değer. Köprünün yanından Katerina sarayına doğru giderken hemen sağınızda kalır. Böyle güzel bir konak neden restore edilmiyor anlamış değilim gerçekten, şunun güzelliğine bakar mısınız?
Kars Kalesi
Kars kalesi daha önce de dediğim gibi ilk olarak 1153 yılında Selçuklular tarafından yapılmış. Ancak 1386 yılında Timur şehri ele geçirince yerle bir etmiş. 1579 yılında Lala Mustafa Paşa Kars’ı fethedince kaleyi tekrar yaptırıyor ve 5 bin yeniçeriyi de buraya yerleştiriyor. Kaleyle ilgili ilginç bir anekdot Evliya Çelebi’den geliyor. Kültür Tarihçisi değerli üstat Ali Canip Olgunlu’dan öğrendiğime göre eskiden kalede tam 1125 tane kahkaha kulesi varmış. İçeride sayıca az olan yeniçeriler bu kahkaha kulelerinden bağırır ve kuleden çıkan ses de düşmana olduklarından çok daha kalabalık oldukları izlenimimi verirlermiş. Ama günümüzde maalesef hiçbiri ayakta değil. Şu anda kalede 12. Yüzyıldan kalma Celal Baba türbesi, askeri koğuşlar ve cephanelik yer almaktadır. Kars kalesine ilk baharda gittiğimizde çıkmıştık. Hatta o zamanlar “ucube” denilip maalesef yıkılan insanlık anıtı da hala ayaktaydı ve Kale dahil olmak üzere şehrin birçok noktasından gözüküyordu. Kale her mevsimde farklı bir manzara sunduğu için ister sıcak havalarda isterseniz de kışın şehrin karlı manzarasını görmek için çıkabilirsiniz.
Kars Tarihi Taş Köprü
Kars Kalesinin dibindeki taş köprü 1579 yılında 3. Murad’ın emriyle Lala Mustafa Paşa tarafından yapılıyor. Düzgün kesme bazalt taşlarla iki ayak üzerine ve 3 gözlü yapılan köprü, sonraki yıllarda bir sel baskını nedeniyle hasar gördüğü için 1725 yılında Karahanoğlu Hacı Ebubekir tarafından tekrar yapılmıştır.
Kars’ın Tarihi Hamamları (Mazlum Ağa, Muradiye ve Topçu Ocağı Hamamı)
Bu hamamların ortak yanı hepsinin hemen Kars çayının yanı başına inşa edilmiş olması. Bunun nedeni de suya yakın oldukları için ayrıca su kanalı inşa etme külfetinden kurtulması. 18. Yüzyılda inşa edilen bu hamamlardan her birinin ilginç bir hikayesi olsa da Mazlum Ağa hamamı en görülmesi gereken hamam diyebilirim. Bu hamamı özel kılan etrafında yaşamış olan özel insanlar. Bunlardan birincisi çocukluk ve gençlik yıllarını Kars’ta geçen yazar Gurciyev’dir (George Gurdjieft). Bir diğer önemli isim Erzurum yolculuğu sırasında bir gece Kars’ta kalan meşhur Rus şair ve yazar Puşkin’dir. Puşkin hatıralarında hem Mazlum Ağa Hamamından hem de Kars Kalesinden bahseder. Bir başka önemli isimse 1853-54 yıllarında çocukken burada yaşayan Namık Kemal’dir. 1980 yılına kadar aktif olan hamam günümüzde maalesef atıl bir vaziyettedir. Bu arada hamamlarla ilgili öğrendiğim ilginç bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Osmanlı döneminde hamamlar tıpkı Kars’ta olduğu gibi Kale gibi yerleşkelerin yanına inşa edilirmiş. Nedeniyse inşaatta çalışanların burada yıkanabilmesi. Sonrasında ise bu hamamlar ücretli bir hale getirilip halkın hizmetine sunuluyormuş.
Kars Namık Kemal Evi
Taş köprüye varmadan sol tarafta yer alan evdir. Uzaktan baktığınızda çok hoş bir görüntü vermese de burası aslında 3. Selim döneminde şehirde inşa ettirilen ilk konaktır. Önemli şairlerimizden Namık Kemal’in dedesi Abdullatif Paşa 1852-54 yılları arasında Kars’ta görev yaptığı 2 yıl boyunca torunu Namık Kemal ile birlikte burada yaşamış. Namık Kemal evi günümüzde kültür evi olarak hizmet vermektedir.
Kars Havariler Kilisesi (Kümbet Camii)
Kars’ın sembollerinden ve en güzel yapılarından bir tanesi diyebilirim. Taş Köprüye giderken sağ tarafta kalenin dibinde kalıyor. M.S. 932-37 yılları arasında Bagratlı Kral Abas tarafından yaptırılmış. Dış cephe duvarlarında 12 Havariyi simgeleyen rölyefler yer aldığı için Havariler Kilisesi denilmiş. Kilise 1064 yılında Selçukluların Kars’ı fethetmesinden sonra camiye çevrilmiştir. Ruslar 1878 yılında kenti ele geçirince tekrar kiliseye çevirmişler. Cumhuriyet dönemindeyse bir süre Müze binası olarak kullanılmış ancak 1994 tarihinden sonra Kümbet Camii adıyla ibadete açılmıştır.
Kars Ulu Camii
Havariler Kilisesi’nin hemen yukarısında yer alan Ulu Camii 17. Yüzyılda Osmanlı Padişahı Sultan İbrahim döneminde inşa edilmiş. Ulu Camii aynı zamanda şehirdeki en büyük Osmanlı dönemi camisidir. Rus işgali sırasında tahrip edilip kullanılmaz hale gelse de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve 2009 yılında ibadete açılmıştır. Bu arada Ulu Camii’nin yukarısında sağ tarafta 1579 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Beylerbeyi Sarayı da vardır ancak o da maalesef yıkılmış ve günümüzde sadece kalıntıları yer almaktadır.
Ebû’l Hasan Harakâni Türbesi ve Camii
Harakâni gerçekten de Kars’ın maalesef henüz iyi tanıtılmamış ya da tanınmamış önemli değerlerinden biri diyebilirim. Hikayesini öğrenince siz de hak vereceksiniz. M.S. 963 yılında Horasan bölgesinin Bistam kasabasına bağlı Harakan köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ebû’l Hasan Harakâni’nin Türkmenistan’dan Anadolu’ya Selçuklu akınları sırasında geldiği anlaşılıyor. Horasanda yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Harakâni 11. Asrın en önemli tasavvuf alimlerinden biri oluyor. Nedeniyse 70 yıllık ömründe tasavvufunun merkezine insan sevgisini koyması ve kendisinden asırlar sonra gelen Ahmed Yesevi’ye ve Mevlana’ya bile ışık tutmasıdır. “Her kim ki benim dergahıma gelirse adını, ırkını ve dinini sormayınız, ekmeğini veriniz” diyen kişi, insan sevgisini her şeyin üstünde tutan Harakâni’den başkası değildir. 1033 yılında Bizans yapılan bir savaşta şehit düşen Harakâni’nin türbesini Alparslan 1064 yılında Kars’ı fethedince yaptırıyor. Harakâni türbesi ve camisi Havariler Kilisesinin hemen alt tarafında yer alıyor.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı
Bu konak lokasyon olarak yukarda saydığım eserlerin bulunduğu kale içinde değil, şehrin 3 önemli caddelerinden biri olan Gazi Ahmet Paşa caddesi üzerinde yer almaktadır. Bu eserlerle beraber anlatmamın nedeniyse 19. Yüzyılda yapılmış ve son Osmanlı mimari tarzını yansıtan bir konak olması. Konağın en dikkat çeken yerleri güney cephesindeki ahşap balkonu ve iç mekandaki ısıtmayı sağlayan peç sistemidir. Konak 1977-78 Osmanlı-Rus savaşında ordu komutanı olan Ahmet Paşa tarafından bir süre karargah olarak kullanılıyor. Günümüzde ise güzel sanatlar galerisi olarak hizmet veriyor ve içerde de çeşitli sergiler ve kurslar düzenleniyor.
Kars’taki Rus Mimarisi ve Rus Yapıları (Baltık Mimarisi)
Şimdi gelelim Kars’ta Ruslar tarafından Baltık mimaride inşa edilmiş ve görülmesi gereken önemli eserlere. Rus eserlerini göreceğimiz bu 2. Rota daha önce de belirttiğim gibi Ordu, Ahmet Muhtar Paşa ve Atatürk caddesi üzerinde geçecek. Zira görülmesi gereken Rus Baltık mimari eserlerin büyük bir çoğunluğu birbirine paralel olan bu 3 cadde üzerinde yer almaktadır. Bu eserlerin önemlilerinin hikayelerine ve fotoğraflarına geçmeden önce hangi caddede bizi hangi eserler bekliyor, kısaca yazalım. Ordu Caddesi: Burası şehrin şüphesiz en ünlü caddesi ve en güzel ve en çok Rus mimarisini göreceğiniz yer. Bunlar kısaca Hekimevi (Günümüzde Çeltikov Otel- tam cadde üzerinde değil, caddenin Kars çayı tarafındaki bitişinde solda yer alıyor), İl Sağlık Müdürlüğü, Azerbaycan Konsolosluğu, Vali Konağı, Ticaret ve Sanayi Odası, Defterdarlık, Gençlik ve Spor il Müdürlüğü binaları.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa Caddesi: Bu caddede Tuncer Güvensoy Evi, İsmet Paşa İlköğretim Okulu, Fevzi Paşa İlköğretim Okulu, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı, İl Özel İdaresi ve Fethiye Camii gibi eserleri göreceksiniz. Atatürk Caddesi: Bu cadde üzerindeyse Atatürk Çocuk Kütüphanesi, Kars Belediyesi ve Serhat Kalkınma Ajansı gibi binaları görebilirsiniz. Şimdi gelelim bu caddeler üzerinde yer alan ve Kars’ta mutlaka görmeniz gereken Rus Baltık mimari örneklerinden bazılarına:
Kars Defterdarlık Binası
19.Yüzyılda Baltık mimari tarzında inşa edilen bu bina dönemin en iyi örneklerinden biri ve günümüzde Kars’taki en meşhur Rus yapısı diyebiliriz. Cumhuriyet döneminden sonra 1980 yılına kadar Valilik binası olarak kullanılan bina günümüzde Defterdarlık binası olarak hizmet vermektedir.
Kars Katerina Sarayı
Ahmet Tevfik Paşa Konağı’nın önünden ilerlediğinizde ilerde karşınıza çıkacak muhteşem bir saraydır. Çar Nikola’nın eşi Katerina için Baltık mimaride yaptırdığı saray Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından 1980 yılına kadar askeri birlik binası, hastane ve lojman olarak hizmet vermiştir. Sonrasında 34 yıl boyunca boş kalan saray 2014 yılındaki restorasyonla beraber otel olarak faaliyete geçmiş. Önünden geçerken içini merak edip girdik. İçerdeki resepsiyon görevlisi sağolsun hem 4 metreye yaklaşan tavan yüksekliğiyle içerinin güzel atmosferini görmemizi sağladı hem de bina hakkında bizi güzelce bilgilendirdi. Orijinal Baltık mimarisiyle yapıldığı için Çeltikov Oteli ile beraber Kars’ta en çok talep gören otellerin başında geliyor. Fiyatlar diğer yerlere oranla yüksek tabiki ama sunduğu atmosfer gerçekten çok güzel. Böyle güzel bir yerde kalmak isterseniz rezervasyonunuzu aylar öncesinden yaptırmanız gerekiyor zira turizm şirketleri aylar öncesinden bütün odaları kapatıyormuş.
Kars Hekim Evi – Cheltikov Otel
Burası da 19. Yüzyılda yine Baltık mimaride inşa edilen şehrin en güzel binalarından biri. 1877-1896 yılları arasında Kars’a yerleşen Rus Cheltikov ailesi binayı kendilerine konak olarak yaptırıyor. Rus hükümetine devredildikten sonra uzun süre Opera binası olarak da kullanılan bina şehrin şehrin ilk konservatuar binası olarak tarihe geçmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra sırasıyla sübyan mektebi, askeri ecza deposu, opera, hastane, doğum evi ve en son olarak da hekim evi olarak kullanılan bina 2011 yılında otele dönüştürülerek hizmet vermeye başlamıştır. Bizim de konaklamak için ta Eylül ayında rezervasyon yaptırdığımız yer. Kars’taki en özgün eserlerden biri olduğu için özellikle tur şirketleri tarafından ciddi talep görüyor. Dolayısıyla burada konaklamak isterseniz çok önceden rezervasyon yapmanızı öneririm. Fiyatları tabi ki diğer yerlere göre yüksek.
Kars Fethiye Camii – Büyük Katedral
Burası Kars’ta en çok sevdiğim Rus yapılardan biri. Yine 19. Yüzyılda Baltık mimari tarzında kilise olarak inşa edilmiş. Cumhuriyetin ilanından sonra spor salonu olarak kullanılan bina 1985 yılında camiye çevrilmiş. Kilisenin ilk fotoğrafların görmenizi öneririm zira tepesinde oldukça gösterişli iki tane kubbe yer almaktadır. Sökülen bu kubbelerin yerine iki tane minare eklenmiş ve camiye çevrilmiş. İçinin dışıyla hiçbir alakası yok çünkü geometrik bezemelerle süslendiği için orijinalliğini yitirmiş.
Yazıyı sonuna kadar okuduysanız sabrınız ve ilginiz için teşekkür ederim! Umarım faydalı olmuştur. Size tavsiyem yakın zamanda Kars geziniz varsa yazımı direkt yazıcıdan yazdırıp yanınıza almanız, faydalı olacağından eminim 🙂 Kars ile ilgili her türlü soru ve önerileriniz ya da yazıya eklemek istedikleriniz olursa aşağıdaki yorum kısmından paylaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın! Gezibo 🙂
1 comment
Harika yazı, elinize sağlık ?? Çok faydalı