Kars’taki 40 yıllık (1878-1918) Rus egemenliğini hepiniz biliyorsunuzdur. Peki bu süre zarfında burada yaşamış olan ve dini inançları, örf adetleri ve yaşam biçimleriyle Dünya’nın en ilginç topluluklarından biri olan Malakanlar ya da Molokanlar’ı biliyor muydunuz?
Dünya’nın en ilginç topluluklarından biri derken abartmış olduğumu düşünmüş olabileceğiniz için şöyle devam edeyim; savaşmayı bırakın ellerine silah almayı bile reddettikleri için askerlik yapmayan, genel olarak çiftçilikle uğraşan ve bu konudaki teknikleriyle ciddi mesafe kat etmiş olan, kendilerini Hristiyan olarak tanımlamalarına rağmen Ortodoks kilisesinin dini ritüellerini kabul etmeyip kiliseye gitmeyen, ibadetlerini evlerinde sade bir şekilde yapmayı tercih eden, Tanrı ile kul arasına kimse girmemelidir diye düşündükleri için dini hiyerarşiye inanmayan ve bu nedenle Papa’ya da itibar etmeyen ve hayat felsefelerini de iyilik, dürüstlük, kardeşlik ve yardımseverlik üzerine kuran, Dünya’nın en barışçıl ve en çalışkan topluluklarından birinden bahsediyorum.
Dahası Malakanlar bu özelliklerinden dolayı önce Rusya içerisinde sürgünden sürgüne gönderilecekler ve sonrasında da Kars, Ardahan ve Batum’un Rus egemenliğine girmesinden sonra Anadolu’nun bu kısmına özellikle de Kars yöresine sürgün edileceklerdi. Tabi ki bu sürgün ne bir ilk ne de son olacaktı onlar için. 40 yıl sonra Kars tekrar Türkiye Cumhuriyeti’ne geçince bu güzel topluluğun büyük çoğunluğu yine mecburi sebeplerden ötürü tekrar Rusya’ya, bir kısmı de ABD, Kanada ve Yeniz Zelanda gibi Dünya’nın değişik ülkelerine göç etmek zorunda kalacaktı.
Açıkcası Malakanları araştırmaya başlarken bu kadar ilginç bir toplulukla karşılaşacağım ve altından bu kadar ilginç hikayeler çıkacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Kars’taki Rus egemenliğini de bildiğim için onların da oraya getirilmiş sıradan bir Rus topluluk olduğunu düşünüyordum. Araştırdıkça içinden öyle hikayeler çıktı ki ve o kadar ilgimi çekti ki, abartmadan söylüyorum son iki üç gündür aklımı meşgul eden tek şey Malakanlar diyebilirim 🙂
Aslında bu tarz toplulukların hikayeleri ister Anadolu’da ister Dünya’nın farklı bir yerinde olsun her zaman ilgimi çok çekmiştir. Bunun sonuncusunu Mardin seyahatim sırasında Süryanilerle tanışınca yaşamış ve uzun bir süre onlar hakkında bilgi edinmeye çalışmıştım. Malakanlar’ın yaşam tarzları ve hayat hikayeleri de o kadar ilgimi çekti ki onlar hakkında yazılmış birkaç Türk kaynaktan geçip Malakanlar’ın en büyük destekçilerinden biri olan Rus yazar Tolstoy’un mektuplarına, oradan da Tolstoy Müzesi’yle Kanada’nın başkenti Ottawa’daki Slav Araştırmalar Grubu’nun ortak çalışmalarına kadar gittim. Tabi şimdilik çok yüzeysel olsa da değişik kaynaklardan okuyup fikir edinmeye çalıştım. Hatta dedesi yıllar önce Kars’tan göçmüş bir Malakan olan ve ABD’nin Oregon Eyaletinde yaşayan Anne Strubar’ın yıllar sonra 1987’de kızıyla birlikte Kars’a gelip dedesinin Çalkavur Köyü’nde diktiği meyve bahçesini, dedesinin tarifiyle bulmasının da hikayesine ve fotoğraflarına ulaştım. Anne Strubar’ın ilginç hikayesi ve 1987’de Çalkavur ve Çakmak köylerinde çektiği fotoğraflar da bu yazının son kısmındadır.
Malakanlar hakkındaki araştırmalarıma vakit buldukça devam etirmeye çalışacağım ancak konu bir hayli ilginç olduğu için ve en az benim kadar başkalarının da ilgisini çekebileceğini düşündüğüm için bu sefer öğrendiklerimi derleyip sizlerle de paylaşmak istedim. Haydi gelin hep beraber, hayatlarının bir dönemini Anadolu’da geçirmiş, hayata bakış açıları, yaşam biçimleri ve dahası bilgi ve becerileriyle yöre insanına birçok şey katmış ve arkalarında da unutulmaz hikayeler bırakmış Dünya’nın en ilginç topluluklarından biri olan Malakanlar’ı keşfe çıkalım.
Malakanlar (ya da Molokanlar) kimdir ve neye inanırlar?
Malakanlar’ın ilk olarak 1600’lü yılların başında ortaya çıktıkları düşünülüyor. Molokan topluluğu bu yıllardan itibaren dinsel ibadet ve inançlarıyla Rus Ortodoks kilisesinden ayrılmaya başlamış ve kendilerini ruhani Hristiyanlar olarak tanımlamaya başlamışlardır. Bunun nedeniyse Hristiyanlığın ilk haline inandıklarını belirtmeleri ve papaz sınıfı, ikonlar ve gösterişli kiliseler gibi sonradan eklenen birçok ritüele inanmamalarıdır. Onlara göre ibadet kişiyle Tanrı arasında, aracısız ve en sade haliyle yaşanmalıdır. Ayrıca insan kendisine olduğu kadar çevresine de dürüst, saygılı ve yardımsever davranmalı, görünüşe aldanmamalı, kıskançlık yapmamalı ve çalıp çırpmamalıdır.
Hz. İsa’nın şiddet karşıtı söylemlerini inançlarının merkezine koyup barışçıl bir toplum oldukları için savaşmayı reddeden ve bu nedenle de askere gitmeye de karşı çıkan Malakanlar, bu özelliklerinden ötürü imparatorluk sınırlarının bir ucundan diğerine sürgün edilmeyi göze alacak ve gittikleri her yere de bu farklılıklarından dolayı renk katacaklardı. Üstelik Malakan toplumun özellikleri bununla da bitmiyordu. Genel olarak tarımla uğraşan Malakanlar bu konudaki bilgi ve becerilerinden ötürü gittikleri her bölgeye bir şeyler katacak, bölgenin ve orada yaşayan halkların yeni şeyler öğrenmesine ve kalkınmasına da vesile olacaklardı.
Malakanlar (Molokanlar) ismi nereden geliyor?
Malakanlar, Rus Ortodoks inancının birçok ritüeli gibi et ve süt tüketimini sınırlayan oruç ibadetlerini de pratik etmedikleri, süt içmeyi çok sevdikleri ve her gün süt tükettikleri için onlara Rusça’daki Moloko (süt) kelimesinden türetilen Molokanlar yani “süt içenler-süt sevenler” şeklinde hitap edilmiştir. İnandıkları mezhebe de Molokanism denilen Malakanlar, bu mezhepleriyle Rus Ortodoks Kilisesinden ayrılıp eski Ahit’i kutsal kitap olarak kabul ediyor ve onu da “ruhu besleyen süt” olarak tasvir ediyorlardı.
Malakanlar neden sürgün edildi ve Kars’a nasıl geldiler?
Malakanların göç tarihinin aslında 18. Yüzyıla kadar gittiği söyleniyor. Rus Ortodoks Kilisesinin ritüellerine inanmadıkları ve askere de gitmek istemedikleri için bir nevi Çar ve kilise tarafından aforoz edilen Malakanlar, yaşam biçimleri ve inanışlarından ötürü çeşitli baskılara maruz kalmışlardır. Onlar da önceleri kendi istekleriyle hayatlarını ve inançlarını daha rahat sürdürebilecekleri imparatorluğun gözden uzak ve gelişmemiş bölgelerine göç etmeye başlamışlardır. Ancak Rus İmparatorluğu’nun 1800’lü yılların başında bugünkü Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan bölgesini oluşturan Kafkaslar’ı ele geçirmesiyle Malakanlar henüz gelişmemiş olan bu bölgelere bu sefer Çarlık Rusyası tarafından yönlendirilecek ve 1800’lü yılların sonuna kadar da bu bölgede yaşayacaklardı. Bu durum 1877-78 Osmanlı Rus savaşına kadar böyle devam eder. Osmanlı devleti savaşı kaybedince 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşmasıyla Kars, Ardahan, Artvin ve Batum Ruslara bırakılır. Tabi ki Rusya da bu bölgeleri sonsuza kadar elinde bulunduracağını düşündüğü için daha önce Kafkasya’ya sürdükleri Malakanlar’ı bu sefer Kars ve civarına getirtip yerleştirir. Kars ve civarına getirilen Malakanların sayısı tahmini olarak 15 bin ile 17 bin arası değişmektedir.

Arı petekleri önünde Malakanlar. Arıcılık, Malakanlar’in yöre halkına öğrettiği bir çok şeyden biridir.
Malakanlar Kars’ta neler yaptı?
Malakanlar gittikleri her yer gibi Kars’a da çok hızlı bir şekilde uyum sağlamış ve yöre halkıyla yıllar boyunca uyum içinde yaşamışlardır. Kars’a geldiklerinde şehir hayatını da çok sevmedikleri için kırsal alana giden Molokanlar; Çakmak, İncesu, Karahan, Şahnalar, Çalkavur, Yalınçayır/Zohrab, Atçılar gibi köylere yerleşirler ve bunlardan birçoğunu da bizzat kendileri kurarlar. Çiftçilik ve hayvancılık alanında oldukça becerikli olan Malakanlar bu bögede yaşayan halka o zamana kadar eski yöntemlerle yapılmış peynircilik, arıcılık, bahçe ziraatı ve değirmencilik gibi birçok konuda rehberlik etmiş ve ilkleri de beraberinde getirmişlerdir. Malakan inekleri olarak anılan inekleri normal ineklerden 3-4 kat daha fazla süt vermektedir. Bu bölgedeki halkı patates, ayçiçeği ve lahana ile tanıştıranlar onlardır. Hatta bu yörede ayçiçeği ve patates onların etkisiyle hala “sımışka” ve “kartof” diye adlandırılmaktadır. Değirmencilik onların getirdiği bir şeydir ve onların kurduğu değirmenler yıllar boyunca sadece onlara değil bölgedeki diğer tüm köylere de hizmet etmiştir. Yine Kafkas kültüründen gelen semaveri buraya getirenler onlardır. Malakanlar bölge halkına birçok şey öğrettikleri gibi onlardan yeni şeyler öğrenmeyi de ihmal etmemişlerdir. Örneğin koyunculuk onların burada öğrendikleri bir şeylerden biridir. O dönemdeki fotoğraflardan da görüleceği üzere Malakanlar köylüdürler ama kentli gibi giyinirler, giyimlerine ve temizliklerine de oldukça önem verirlerdi. Gittikleri her yerde çevrelerine karşı sürekli barışçıl, saygılı ve yardımsever olan Malakanların özellikle domuz eti yemedikleri ve kiliseler inşa etmedikleri için bu bölgedeki halkla da uzun yıllar barış içinde yaşadığını söyleyebiliriz.
Malakanlar Kars’tan neden ve ne zaman göç ettiler?
1878’den 1918’e kadar 40 yıl boyunca Kars başta olmak üzere bu yörede yaşayan Malakanlar için 1. Dünya Savaşı bir dönüm noktası olmuştur diyebiliriz. I. Dünya Savaşında çok ciddi kayıplar ve yıkımlar veren Rusya’da, 1917 yılında Lenin önderliğinde Ekim Devrimi gerçekleşecek ve Çarlık Rusya’sı yıkılıp Sovyetler Birliği kurulacaktı. Ancak yıkımlar ve iç savaş devam edecekti. Uzun süren iç karışıklıklardan dolayı Rus orduları da bitkin düşüp, Kars ve yöresini terk etmeye başlayacaktı. Nihayet 3 Mart 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk Antlaşmasıyla Rusya, 93 harbinde (1877-78) Osmanlı’dan aldığı Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’u geri vermek zorunda kalacaktı. Kafkaslardaki belirsizlik herkes kadar Malakanlar’ı da ilgilendiriyordu. Bölgede 1919 yılının başında Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti (Güneybatı Kafkas Geçici Milli Hükümeti) kurulmasıyla düzen sağlanmış gibi gözükse de İngilizlerin kısa süre sonra Kars’ı işgal etmeleriyle bölge tekrar belirsizliğe gömülecekti. Nihayetindeyse Anadolu’nun Batısında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen vatan savunması etkisini gösterecek ve buna doğu illeri de dahil edilecekti.
Bu dönem şüphesiz bu topraklarda yaşayan herkes için çok zor olsa da bunun özellikle Malakanlar için çok daha zor ve karmaşık olduğunu söyleyebiliriz. Bu bölgede Rus kimlikleriyle zaten dikkat çeken Malakanlar, Bolşevik eğilimler gösterdikleri gerekçesiyle baskı altına alınmaya başlandılar. Dahası Anadolu’nun diğer yerlerinde ve Kars’ta o dönem Ortodokslar askerlikten muaf tutulurken, yüzyıllar boyunca savaşa karşı durmuş ve silah altına girmeyi reddetmiş, bu uğurda da ciddi bedeller ödemiş olan Malakanlar, askere çağrılmışlardı. Bu durumun açıklaması, Rus kimlikleri ve Bolşevik eğilimler gösterdikleri söylenen Malakanlar’ın bir nevi göçe zorlanması anlamına gelmekteydi.
Ne olacağı belirsiz olan bir konjonktürde Malakanlar ya baskılara göğüs germeyi göze alacak ve yıllar boyunca en temel prensiplerinden biri olan silah altına girmeme sözünden vazgeçip askere gideceklerdi ya da bu bölgede edindikleri tüm kazanımları ve yaşanmışlıkları arkalarında bırakıp tekrardan göç etmek zorunda kalacaklardı. Malakanlar ikincisini yaptı. Bu nasıl olsa daha önce yapmadıkları bir şey değildi. Malakanların çok büyük bir kısmı 1921 yılında, askere gitmeyi kabul eden çok küçük bir azınlık dışında, bütün yaşanmışlıklarını geride bırakıp dönecekti. Birçoğu o gün Rusya’ya dönse de sonraları ABD (özellikle Los Angeles), Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi Dünya’nın değişik yerlerine dağılıp yeni hayatlar kuracaktı Kars’ta arkalarında bıraktıkları küçük azınlık da 1962 yılında zorlaşan sosyal koşullarının inanç ve yaşamlarını sürdürmelerine engel olmaları ve azalan nüfuslarından dolayı aralarında yapacakları evliliklerin tehlikeye girmesi gibi nedenlerle, kendi istekleriyle trenlere binip geri dönerler. 1962’deki ikinci dalgayla göç eden son Malakanlar Rusya’nın Güneybatısındaki Stavropol şehrine gidip oraya yerleşirler.
Günümüzde Malakanlar
Yapılan tahminlere göre Malakanların nüfusu 1800’lü yılların sonunda en az 100 bin civarındaydı. Ancak sonraki yıllarda gerek Sovyet Rusya’sındaki Stalin’in baskıcı rejimi, gerekse göç edilen yerlerdeki dil ve düzenden dolayı Molokanlar giderek asimile olmuş ve sayıları günden güne azalmıştır. Günümüzde kendini Malakan olarak tanımlayan 20 bin civarı kişi olduğu tahmin edilmektedir. Bunların büyük çoğunluğu ABD ve Rusya’da yaşasa da Avustralya, Meksika ve hatta Yeni Zelanda’da yaşayanlar bile vardır.
Malakanlar kendi içlerinde Postoiannye ve Pryguny molokanları diye ikiye ayrılıyorlar. Bu iki grubun gelenek ve görenekleri ve bazı inançları farklılık gösterebiliyor. Postoiannye (Constant) Molokanları Sobraniia denilen toplu ibadetlerini daha çok kilisede ve ibadete ayrılmış yerlerde yapmayı tercih ediyorlar. Bunlar ayrıca Easter ya da Christmas gibi tarihi Hristiyan bayramlarını kutluyorlar. Bunların aksine Pryguny (Abd’deki Jumpers ya da Rusya’da maksimisti) Molokanlarıysa Sobraniia’yı da daha çok evlerde yapmayı tercih ederken aynı zamanda Eski Ahitteki bayramlardan olan hamursuz bayramı ya da gül paskalyası gibi bayramları kutluyorlar.
Lev Tolstoy ve Malakanlar
Malakanlar tarih boyunca birçok zorlukla mücadele ederken en büyük destekçilerinden biri de meşhur Rus yazar Lev Tolstoy olmuş. 1887 ve 1909 yılları arasında Tolstoy ile Malakanlı yazar Zheltov arasında birçok mektuplaşma gerçekleşmiş ve bu mektuplardan 51’i, Tolstoy Müzesi ve Kanada’nın başkenti Ottawa’daki Slav Araştırmalar Grubu’nun ortak çalışmaları sonucu gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu mektuplar bir yandan Malakanların yaşadıkları sıkıntılara ışık tutarken bir yandan da Savaş ve Barış’ın yazarı Tolstoy’un bu barışçıl topluma ne denli önem verdiğini gözler önüne sermiştir. Hatta söylenenlere göre Tolstoy Diriliş romanının parasını Malakanlar’a göndermiş ve onların özellikle Kanada’ya göç etmelerine öncülük etmiştir. Bazıları bu yüzden Tolstoy’un Malakan olduğunu iddia etmektedir.
ABD’nin Oregon Eyaletinden Kars’a: Malakan Anne (Tolmasoff) Strubar’ın Hikayesi
Kars’ın solan rengi olarak anılan Malakanlar, Kars’ta 40 yıl gibi uzun bir süre yaşamış ve burayı gerçekten de çok sevmiş ve benimsemişlerdi. Ancak Kars’tan göç edip Dünya’nın birçok ülkesine gidip yerleşirken arkalarında da bir sürü yaşanmışlık ve hikaye bırakacaklardı. Bu ülkelerde doğan yeni nesil Malakanlar da atalarının yaşadığı ve anlatıp durdukları bu toprakları gözlerinde canlandıracak ve bir gün gidip bu toprakları görme hayali kuracaktı. Onlardan biri de ABD’nin Oregon Eyaletinde yaşayan Anne (Tolmasoff) Strubar’dır. Dedesi yıllar önce Kars’tan göcen bir Malakan olan Anne’ın küçüklüğü de dedesinin Kars ile ilgili anlattığı hikayelerle geçmişti. Anne Strubar, nihayet 1987 yılında kızı Rose ile birlikte Kars’a gelip dedesinin izini sürmeye karar verir. Aşağıdaki fotoğraflarda Anne ve kızı Rose’un 1987 yılında Kars’a yaptıkları yolculuktan çektiği fotoğraflar var.
Soldaki fotoğrafta Anne dedesinin yıllar önce Kars’ın Çalkavur köyünde diktiği ve etrafını da taşlarla ördüğü meyve bahçesini bulup, ona doğru yürürken görülmektedir (şapkalı fotoğraf).
Sağda yer alan fotoğrafta ise Anne Strubar, Çakmak köyünde bir yolun ortasında durmakta ve sağ arka tarafındaysa muhtemelen Malakanlar’dan kalan bir ev gözükmektedir.
Anne Strubar’ın hikayesi şüphesiz Malakanlara ait sayısız hüzünlü hikayeden sadece biri. Kars, her ne kadar geçmişi zorluklar ve sürgünlerle dolu olan Malakanların tarihine sadece 40 yıl gibi bir süre tanıklık etmiş olsa da, hayatlarını şu anda Dünya’nın birçok farklı yerinde sürdüren Malakanların ya hafızasında ya da büyüklerinden duydukları hikayelerde varlığını sürdürmektedir.
Son olarak Türk sinemasının efsanelerinden rahmetli Tarık Akan’ın, Kars’ta geçen ve yalnız kalmış bir Malakan’ın hikayesini anlattığı “Deli Deli Olma” filmini önermek isterim. Yazıyı buraya kadar okuduysanız ilginizi çekti diye düşünüyorum ve okuduğunuz için de teşekkür ediyorum! 🙂 Sormak istediğiniz ya da Malakanlarla ilgili beni ve diğer okuyucuları bilgilendirmek istediğiniz şeyler varsa aşağıdaki yorum kısmından paylaşırsanız çok mutlu olurum!
Ayrıca yazıyı başkalarıyla da paylaşırsanız minnettar olurum!
Şimdilik sevgiyle kalın. Gezibo 🙂
Kars gezilecek yerler yazım için tıklayınız.
Ani Harabeleri yazım için tıklayınız.
Çıldır gölü yazım için tıklayınız.
Malakanlar Yazısı Kaynaklar ve fotoğraflar:
CRS Religions Summaries, Molokans
http://www. molokane.org/places/Turkey/Kars/Karagoz/Solution_Molokan_Problem.html
http://www. molokane.org/molokan/History/
http://www. molokane.org/molokan/NEWS/Zheltov_Tolstoy_letters.htm
http://www. molokane.org/molokan/Kars/index.htm
http://www. molokane.org/molokan/Kars/index-2.htm
http://www. molokane.org/places/Turkey/
Trt Belgesel: Tarihin Emanetleri; Malakanlar.
https://tr. sputniknews.com/yasam/201505271015675872/