Böyle muhteşem bir Antik Kent’e halen harabe dediğimize inanabiliyor musunuz? Ani, 15 Temmuz 2016 tarihinde Unesco Kültür Mirası Listesi’ne alınmasıyla artık sadece Türkiye’nin değil tüm Dünya’nın en önemli kültür mirasları arasındaki yerini aldı. Ancak buna rağmen maalesef henüz hak ettiği ilgiyi bulmuş değil. Unesco listesine alındığı tarih de (15 Temmuz darbe günü) talihsiz olunca medyada çok konuşulmadı ama bu şüphesiz Ani’nin geleceği için çok güzel bir haber. Ani’yi ilk olarak 8 yıl önce etrafı ilk bahar çiçekleriyle sarılıyken görmüştüm. Bu sefer de sessiz ve bembeyaz bir kar örtüsünün altında karşıladı bizi. Her iki karşılaşma da muhteşemdi diyebilirim. Bu yazıda Ani’de görülmesi gereken önemli tarihi eserleri muhtemelen daha önce hiç duymadığınız ve hoşunuza gideceğini düşündüğüm kısa, önemli ve ilginç bilgilerle paylaşacağım. Ama öncelikle nerede yer aldığına ve nasıl gideceğinize dair birazcık bilgi vereyim.
Ani Antik Kenti – Ani Harabeleri nerededir ve nasıl gidilir?
Ani Kars’ın 42 metre güney doğusunda Ocaklı köyü sınırları içerisinde yer alıyor. Burası Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan sınırını belirleyen Arpaçay Nehri’nin batı yakası. Kışın Kars şehir merkezinden Ani’ye ulaşım olmadığı için ya kendiniz araba kiralayıp gideceksiniz ya da taksi tutacaksınız. Benim tavsiyem kışın yollar buzlu ve kaygan olabileceğinden ve kiralayacağınız aracın kış lastikleri var mı yok mu riskini göze almamak için taksi kiralamanız. Bunu da en iyi kaldığınız otelden ayarlayabilirsiniz. Otel aracılığıyla ayarlayacağınız taksi hem güvenilir olur hem de olası bir sorun karşısında muhatabınız otel olacağı için kafanız çok daha rahat olur. Kars şehir merkezinden Ani ortalama yarım saat sürüyor. Hızınıza ve geçireceğiniz zamana bağlı olarak ortalama 1.5-2 saatte Ani’yi gezebilirsiniz. Geziniz bittikten sonra da sizi bekleyen taksiyle geri dönersiniz. Taksilerin talep ettikleri ücret ortalama 100-120 lira civarı. Bu arada dilerseniz siz de bizim gibi Ani Antik Kenti ve Çıldır Gölü’nü aynı güne sığdırıp, ücret olarak daha uygun bir rakam ödeyebilirsiniz.
Ani Antik Kenti Tarihi
Ani Antik Kenti M.Ö. 3000’den M.S. 16. Yüzyıla kadar yaklaşık 3600 yıl boyunca Anadolu’nun en zengin, en kalabalık ve en üstün nitelikte mimari eserlerle donatılmış yerleşim yerlerinden biri. 6400 km’lik İpek yolu üzerinde yer aldığı için özellikle 9. Ve 14. Yüzyıllar arasında Orta Çağ’ın en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuş. Ani’de az ya da çok hüküm süren devletler sırasıyla Bargatlı, Bizans, Selçuklu, Gürcü, Harzemşah, Moğol, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Afşar Türkleri ve son olarak da Osmanlılardır. Ani 1534-1878 yılları arasındaki Osmanlı döneminde pek tercih edilen bir şehir olmadığı için gözden düşüyor. 1878-1918 dönemindeki 40 yıllık egemenliklerinde Ruslar da Ani yerine Kars şehir merkezini tercih edince, bir dönemin gözdesi ve 100 bin nüfusluk kenti Ani tamamen kaderine terk edilmiş oluyor. Şehirdeki ilk kazı çalışmalarıysa 19. Yüzyıl sonlarında şehir Rus egemenliğindeyken başlatılıyor. Günümüzdeyse Ani Antik Kenti Arpaçay’ın yanı başındaki Kızlar Manastırı, İpek Yolu Köprüsü, Meryem Ana Katedrali, Selçuklu Camisi, Selçuklu Medresesi, Hamamları, M.Ö. 3000’li yıllardan mağara yerleşimleri ve en önemlisi de iyi korunmuş şehir surları ile Türkiye’nin en iyi kültür miraslarından biri olmaya devam etmekte ve ziyaretçilerini beklemektedir.
Ani Antik Kenti’nde Görülecek Bazı Tarihi Eserler
Ani Antik Kenti Surları
Ani’de ilk dikkatleri çeken şehri çevreleyen surlar. Tek gibi gözükse de bu surlar aslında 3 kademelidir: İlk surları 964 yılında Bargatlı Kralı 3. Aşot yaptırır. 977’de Aşot ölünce yerine oğlu 2. Sembat geçer. Sembat’ın krallığı 12 yıl sürse de şehri en çok geliştirenlerden biridir. Öyle ki şehir nüfusu 100 bini bulur ve bu nedenle Sembat şehri genişletip ikinci surları ekletir. 3. Surlar ise Selçuklu sultanı Alparslan şehri 1064 yılında fethedip kontrolünü bir Türk beyliği olan Şeddadilere verince, Şeddadiler beyi Ebul Menucehr tarafından yapılır. Görkemini halen koruyan Ani’nin surları üzerinde 7 tane kapı vardır ve bunların en önemlisiyse bugün hala şehre girerken kullanılan Arslanlı kapıdır.
Surlarla ilgili dikkatinizi çekmek istediğim iki ilginç bilgi var. Birincisi surlar üzerinde yer alan hayvan figürleri, gamalı haç ve Bargatlı hanedanının armalarıdır. Yılan, Kartal ve Arslan şeklindeki motifler gökyüzü ile yeryüzünün sihir ve gücünü temsil ederken surların şehre dönük tarafına yapılan gamalı haç ise sonsuz bir sürekliliği ifade eder ve Bargatlılara göre şehrin sonsuza kadar ayakta kalacağının işaretidir. İkinci ilginç bilgiyse iç ve dış sur kapılarının karşılıklı olmamasıdır. Bu da aslında önemli bir detayın göstergesi. Zira olası bir istila sırasında dış surdan girmeyi başaran düşman kendisini iç sur ile kapalı bir alanda bulur. Ayrıca iç sur ile dış sur arasındaki mesafe de kısa olduğundan düşman hem manevra yapamaz hem de koçbaşı kullanamayarak iç surların kapısını zorlayamaz ve zor bir duruma düşer. Son ilginç bilgiyse şehri uzun süreli kuşatmalara karşı korumak için surlar arasına inşa edilen destekleme kulelerinin erzak ve tahıl deposu olarak kullanılması.
Tigran Honents (Resimli) Kilisesi
Antik Kent’in Kuzeydoğusunda Arpaçay’a bakan tepede, Gürcülerin Ani’ye hakim olduğu dönemde, Ani’li zengin tüccar Tigran Honents tarafından 1215 yılında inşa edilmiştir. Kilisenin dış cephesindeki rölyef hayvan figürleri ve iç mekanda Hz. İsa’nın ve Ermenilere Hristiyanlığı getiren Aziz Gregory/Krikor Lusavoriç’in hayatından sahneler sunan freskler gerçekten de görülmeye değerdir.
Genç Kızlar Kilisesi (Bakireler Manastırı)
Tigran Honents Kilisesi’ne göre biraz daha aşağıda ve İpek Yolu Köprüsü’ne daha yakın bir yerde, eğimli bir arazide yer aldığı için özellikle kışın inilmesi zor bir yerdedir. Kilise 13. Yüzyılda Antik Kent’e ulaşan kervan yolunun başlangıç noktasında inşa edilmiştir. Etrafı surlarla çevrilmiş olan kilisenin kuzey istikametteki sarp kayalıklara uzanan Kervan yoluyla bağlantısını sağlamak için bir de galeri inşa edilmiştir. Galerinin önemli bir kısmı yıkılmış olsa da Kilisenin ana gövdesi ayaktadır ve cephe duvarlarındaki kabartma geometrik süslemeler görülmeye değerdir.
Rahibeler Manastırı (Kız Kalesi)
Bu manastır Türkiye Ermenistan sınırının en uç noktasındaki derin vadide, sarp kayalıklar üzerine inşa edildiği için günümüzde ulaşılması en zor eserlerden biridir. 13. Yüzyılda inşa edilen kilise ulaşılması zor bir yerde yer aldığı için günümüze kadar kısmen de olsa bütünlüğünü koruyabilmiştir.
Abughamrents (Poladoğlu) Kilisesi
Antik Kent’in Kuzeybatısında M.S. 980 yılında Prens Pahlavuni tarafından inşa ettirilmiştir. Dikkat ederseniz kilise silindirik bir yapıda sekizgen kubbeli olarak yapılmıştır ve sekizgen köşesinin her birinde bir pencere vardır. Ayrıca Kilise’de apsisi bulunmayışı bunun bir aile mezarlığı anısına anıt mezar binası olarak kullanıldığı sonucunu doğurmaktadır. Abughamrents Kilise’sindeki bir diğer ilginç detay da güney cephesi duvarında oyma tekniği ile bir güneş saatinin yapılmış olmasıdır. Bu kilisenin sonraki dönemlerde Selçuklu mimarisine örnek olduğu da söylenir.
Ebu’l Manuçehr Camii
Bu camii, planı bilinen ve günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşabilen en eski Selçuklu eseridir. Selçuklular Ani’yi 1064 yılında fethettikten sonra şehrin kontrolünü bir Türk beyliği olan Şeddadilere verir. Camii de 1072 yılında Şeddadiler beyi Ebu’l Manuçehr tarafından inşa edilir. Camiyle ilgili bir diğer önemli husus da Sivas Divriği Ulu Camii’nden daha önce inşa edildiği için Anadolu’daki ilk Türk camisi olmaz özelliği vardır. Camiye bitişik 99 basamaklı inşa edilen sekizgen köşeli minareyse Orta Asya Türk minare geleneğinin işaretidir. 4 odalı alt kısmı medrese olarak kullanılmıştır. Camiinin pencereleri muhteşem bir Arpaçay ve İpek Yolu Köprüsü manzarası sunar.
İpek Yolu Köprüsü
6400 km’lik İpek Yolu’nun Ermenistan Türkiye sınırındaki Arpaçay nehrinin üzerinde, Anadolu’ya ilk giriş noktasında yer almaktadır. Tarihi köprüyle ilgili ilginç bilgi M.S. 9. Yüzyılda ili katlı olarak inşa edilmiş olmasıdır. Köprünün zemin katı kervan geçişleri için, üst katı ise yaya ve asker geçişleri için kullanılmıştır. Köprünün gövdesi maalesef yıkılmış, günümüze sadece nehrin her iki yakasında kalan ayakları ulaşabilmiştir. Nehir kenarına doğru inmeden İpek Yolu Köprüsünü en güzel görebileceğiniz yer Ebu’l Menuçehr Camisinin pencereleridir.
Büyük Katedral – Fethiye Camii
Bir diğer ismi de Meryem Ana Kilisesi olan bu güzel yapı Ani’de bütünlüğünü korumayı başarmış en büyük yapılardan biridir. Yazıtlara göre Bargatlı Kralı 2. Sembat tarafından 950 yılında başlanan yapımı eşi Katranide tarafından 1010 yılında tamamlanıyor. Kilisenin mimarı aynı yüzyılda İstanbul Ayasofya Kilisesi’nin kubbesini ikinci kez inşa eden mimar Tiridat’tır. Katedral 1064 yılında Sultan Alparslan’ın Ani’yi fethinden sonra camiye çevrilmiş ve ilk fetih namazı da burada kılınmıştır. Bu nedenle de Fethiye Camii olarak da anılmaktadır.
Selçuklu Kervansarayı
Kervansaray Ani Antik Kenti’nin tam merkezinde antik ana cadde üzerinde 12. Yüzyılda inşa edilmiştir. Ancak yapılan incelemelerde Selçuklu Kervansarayın 10. Yüzyılda aynı yerde inşa edilen Arekletos Kilisesi ile birleştirilerek yapıldığı anlaşılmıştır. Taç kapısındaki orijinal Selçuklu mimarisi süslemeleri görülmeye değerdir.
Selçuklu Sarayı
Ani’nin Kuzeybatı istikametinde sarp bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Saray’ın Selçukluların fethinden sonra Ebu’l Menuçehr tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Büyük bir salon ve etrafında odalarla inşa edilen sarayın orijinal hali 3 katlıdır ancak 3. Katı ahşap olduğu için yıkılmış ve günümüze ulaşamamıştır. Sarayın girişindeki kapıda yer alan yıldız motifler Selçuklu mimarisinin en güzel taş işçiliğini göstermektedir ve gerçekten de görülmeye değerdir. Sarayla ilgili bir diğer ilgi çekici detay da içerisinde bulunan şadırvandır.
Ebu’l Muammerab Camii
M.S. 11 yüzyılda yine Şeddadlı Beyi Ebu’l Muammeran tarafından yaptırılan bu camii Ebu’l Menuçehr Camii’ne benzemektedir. Ancak onunkinden çok daha yüksek olan minaresi Ani’yi konu alan ilk gravürlerde yüksek ve sekizgen bir kuleymiş. Ancak 20. Yüzyıl başlarında yıkılan camii ve minareden geriye sadece kalıntılar kalmıştır.
Büyük ve Küçük Hamam
Selçuklular döneminde 11. yüzyılda yapılan küçük ve büyük hamamların eyvan, halvet ve yıkanma yerleri yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır. Günümüze sadece kalıntıları ulaşmış olsa da özellikle yıkanma yerlerinde ortaya çıkarılan ve Selçuklu mimari üslubuyla yapılan mukarnas ve nişler görülmeye değerdir.
İç Kale
İç Kale Ani’nin güneybatısında, Ebu’l Menuçehr Camisini geçtiken sonra, yüksekçe bir tepe üzerinde M.S. 4. Yüzyılda Kafkasları aşıp buraya gelen Bulgar-Valantur boyunun Karsak oymağı tarafından yapılmıştır. Karsaklar aynı zamanda Kars’a ismini veren topluluktur. Ermenice Midjnaberd diye adlandırılan İç Kale aslında bir komplekstir ve içerisinde saray, kilise ve mozoleler yer almaktadır. Ancak günümüze sadece tapınak ve saray kalıntıları ulaşabilmiştir.
Bostanlar Deresi Mağaraları
Bostanlar deresi Ani’nin batısında (Surlardaki ana kapıdan girdikten sonra sağ tarafta) ve dar bir vadi içerisinde yer alıyor. Mağaralar da bu vadi içerisindeki volkanik tüf tabakasından yapılmıştır. Görünümüyle Hasankeyf’teki mağaraları andıran Bostanlar Deresi mağaraları bu bölgedeki yerleşimin eski Tunç çağından beri devam ettiğini göstermektedir. Mağaralar içerisinde kuş evleri ve hayvan barınakları da dikkat çekmektedir.
Ani Antik Kenti Kuş Evleri
Ani’de Bostanlar deresi civarlarındaki kayalarda görülen kuş evlerinin temiz ve düzgün dikdörtgen şeklinde yapılmış olması gerçekten de ilginçtir. Bu kuş evleri ayrıca bu bölgede kuşlarla haberleşmenin gerçekleştirildiği fikrini de akıllara getirmektedir.
Ani Kaya Kilisesi
Ani Antik Kenti’ndeki Kaya kilisesi de yine Bostanlar deresindeki vadide, volkanik bir tüf tabakasının oluşturduğu bir kayaya yapılmıştır. İçerisindeki sütun ve kemeler kilisenin 9. Yüzyıl sonunda yapıldığını göstermektedir.
Ateşgede Tapınağı
Kitabesi olmadığı için 4. Yüzyılda inşa edildiği düşünülen yapı Ani Antik Kenti’ndeki en eski yapıdır. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce 1909 yılında Nikolai Marr’ın kazıları sonucu ortaya çıkarılan eserin bir Zerdüşt Tapınağı ya da Hristiyanlığın ilk dönemine ait bir eser olabileceği ihtimali üzerinde durulmuştur. Üst kısmı yıkılmış olan yapının 4 büyük sütununun arasına 12. Yüzyılda tetrakonchos (dört yapraklı yonca) planlı bir şapel eklenmiştir. Surların kapısından girdikten sonra dümdüz ilerlerseniz tapınağın günümüze ulaşan 4 sütununu görebilirsiniz.
Horomos Kilisesi
Horomos Kilisesi Ani Antik Kenti’nin tam olarak içinde değil, 6 km uzağında bulunan Koşevenk ören yerinde yer almaktadır. 10. Yüzyılda Bargatlı Kralı Abas tarafından yaptırılan kilise, Kars bölgesinde Orta Çağ döneminde yapılmış ve çan kulesi günümüze kadar sağlam ulaşabilmiş olan tek kilisedir.
Ani Antik Kenti – Ani Harabelerindeki kazı çalışmaları kim tarafından, ne zaman başlamıştır?
Ani Antik Kenti’ndeki ilk kazı çalışmaları Rus Dil Bilimler Akademisi’nde görevli olan Nicholas (Nikolay) Marr tarafından başlatılmıştır. Ani’deki tarihi eserlerin keşfi ve korunmasında çok önemli bir rolü olan Nicholas Marr kimdir diye soracak olursanız, kendisi 1864 yılında o dönem Rus İmparatorluğuna bağlı Gürcistan’ın Kutasi şehrinde doğan bir dil bilimcidir. Gürcistan’da doğup büyüyen Nicholas Marr, Saint Petersburg Üniversitesi’nde Arapça, Gürcüce ve Ermenice dilleri üzerine eğitimler alır ve aynı üniversitenin Doğu fakültesine dekan olarak atanır. Marr, özellikle Rus İmparatorluğunun egemenliği altında bulunan Kafkas bölgesinde konuşulan diller üzerine çalışmalar yürütür. Marr, Ani Antik Kenti’ndeki kazı çalışmalarına da 1892 yılında başlar ve 1917 yılına kadar sürdürür. Marr’dan sonra 1944 yılında Prof.Dr. Kılıç Kökten iç kale ve sur dışında çeşitli sondaj çalışmaları yapmıştır. 1965 yılındaysa Kemal Balkan, Büyük ve Küçük Hamam kazılarını gerçekleştirir. Ani’deki kazı çalışmaları 1989-2005 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı başkanlığında, 2006 yılından itibaren de Kars Müzesi Müdürlüğü başkanlığında ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu’nun danışmanlığıyla sürdürülmektedir.
ÖNEMLİ: Sizlere tavsiyem Ani Antik Kenti’ne gitmeden önce yazıcıdan bu yazının çıktısını almanız, böylelikle orada karşılaşacağınız her eserle ilgili az da olsa fikriniz olur.
MALAKANLAR: Kars’ta 40 yıl boyunca yaşamış olan ve Dünya’nın en ilginç topluluklarından biri olan Malakanlar’la ilgili yazım için de buraya tıklayınız. Malakanlar’ın hikayesini öğrenmeden Kars’a giderseniz, çok şey kaçırırsınız, demedi demeyin! 🙂
Ayrıca Çıldır gölü yazım için tıklayınız.
Kars gezilecek yerler yazım için tıklayınız.
Sevgiyle kalın! Gezibo.
2 comments
Ani Harabeleri’ne dair okuduğum en özenli, güzel yazılardan biri. Teşekkürler.
Merhaba Batuhan,
Çok teşekkür ederim güzel yorumun için! Gerçekten de çok özen ve emekle hazırladığım bir yazı. Okuyuculardan da böyle güzel yorum almak mutlu etti. Teşekkürler, Sevgiler 🙂