Fransa’nın abartısız en büyülü yeri demekle ne kadar iddialı bir başlık attığımın farkındayım. Zira size Fransa’nın en ama en özel yerlerinden birinden bahsedeceğim. Siz de aşağıdaki videoyu izleyip, yazıyı okuduktan sonra eminim ki bana hak vereceksiniz. Hatta şöyle bir iddiam var, eğer birgün Mont Saint Michel’i gezip, görme fırsatı bulursanız burası sizin için de Fransa denince akla gelen ilk yerlerden biri olacak. O zaman hadi gelin aşağıdaki bir buçuk dakikalık videoyla başlayalım !
Mont Saint Michel’le ilk tanışmam
Dilerseniz Mont Saint Michel’i anlatmaya başlamadan önce Fransa’yla ve özellikle de kuzey batısıyla ilk nasıl tanıştığımı kısaca anlatayım. Fransa’ya ilk gidişim bundan tam 6 yıl önce 2010 yılındaydı. Fransa’nın kuzey batısında yer alan Bretanya(Bretagne) bölgesin’deki Dol de Bretagne’a 3 aylığına staja gitmiştim. Dol de Bretagne, Bretanya bölgesinin başkenti Rennes’e trenle yarım saat uzaklıkta küçük bir ilçe. Paris’ten Rennes ise trenle 2 saat sürmekte. Gitmeden önce bu bölge hakkında yeterli bilgim olmadığı için gittikten sonra bir hayli şaşırmış ve bölgenin mimarisine ve doğasına hayran kalmıştım. O gün bugündür Fransa’nın Kuzey Batı’sını oluşturan Bretanya ve Normandiya bölgeleri benim için ayrı bir anlam ifade etmekte. Dol de Bretagne’da staj yaptığım zamanlarda da fırsat buldukça yakın köy ve kasabaları gezip görme fırsatım oldu. Bu bölgenin havası da oldukça ilginçtir. Zira kuzeyde olduğu için yazın bile sıcaklık ortalama 16-25 derece arasında değişir. Yazın güneşin tam olarak yüzünü gösterdiği zamanlar ise Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Hatta bu aylarda bile sık sık bulutlu havalar ve yağışlar görülebilir. Bu duruma bölge halkı da alışmıştır ve hatta bu onlar arasında bir espri konusu bile olmuştur. Bölgedeki turistik dükkânları gezerseniz bununla ilgili komik kartpostallara da rastlayabilirsiniz.
Dol de Bretagne’e ilk gittiğimde bir Ağustos günüydü ve o tarihlerde istanbul’da sıcaklık ve nemden dolayı adeta nefes alınmazken, orada hava bulutlu ve serindi, hatta gece yatarken battaniye bile örtmek zorunda kalmıştım =) Dolayısıyla burası özellikle yazın kavurucu sıcağından kurtulmak için de gidilecek güzel yerlerden birisi. 6 yıl sonra bu yaz tekrar gittiğimde, orada tanıştığım bazı Avrupa’lı turistler de yazın sıcağından kurtulmak için bu bölgeyi tercih etmeye başladıklarını söylediler. Bölgenin popülaritesinin de giderek arttığını söyleyebilirim.
Bretanya ve Normandiya bölgeleri ayrıca uçsuz bucaksız mısır tarlaları, meyve bahçeleri ve iki katlı taş evlerden oluşuyor. Buralarda göreceğiniz pitoresk manzaralar sizi derinden etkileyecektir ki bunu empresyonist ressamların da bölgeyi ziyaret edip hatta burada yaşayıp ilham almalarından da anlayabiliriz. Bölgenin sunduğu sadece görsel manzaralar değildir, bunun yanında havası da oldukça temizdir. Öyle ki bazı geceler saat 2’de yatmama rağmen sabah 7’de kendiliğimden uyanmakta hiç zorlanmadım. Bretanya ve Normandiya bölgeleriyle ilgili daha detaylı bilgiye ulaşmak için bu bölgeler hakkında ayrıca yazdığım yazıları da okumanızı öneririm.
Mont Saint Michel nerede?
Bugün Fransa’nın en önemli kültür miraslarından biri olan Mont Saint Michel Fransa’nın kuzeyini olıuşturan Bretanya ve Normandiya bölgelerinin tam ortasında yer alıyor. Google Haritalardaki yeri için tıklayın. Staj yaptığım yere yakınlığından dolayı Mont Saint Michel’i birçok kez gezip görme fırsatım oldu. Burayı gören birçok kimse gibi ben de buranın Manastır mı, Kale mi yoksa bir ada mı olduğuna henüz karar verememiş olsam da Mont Saint Michel şüphesiz hem bu bölgede hem de Fransa’da en çok büyülendiğim yerlerin başında geliyor.
Mont Saint Michel’e nasıl gidilir?
Paris’ten Mont Saint Michel’e gitmek için 2 seçeneğiniz vardır. Birinci seçenek arabayla ikincisi de TGV denilen hızlı trenle gitmek.
- Paris’ten Mont Saint Michel’e arabayla gitmek: Eğer arabayla gitmeye karar verdiyseniz karşınızda iki güzergah vardır ve her iki güzergahta da yolculuk yaklaşık 4 saat sürecektir. Birinci rota Paristen yola çıkıp Kuzey Batı’da yer alan caen şehrinden geçip gitmek. Bu durumda izleyeceğiniz yollar sırasıyla A13 ve A84’tür. Arabayla gidecekseniz ikinci seçenekten çok bu güzergahı tercih etmenizi öneririm. İkinci rota ise Paris’e göre Güney batı’da yer alan Le Mans şehri üzerinden gitmektedir. Bu durumda ise takip etmeniz gereken yollar A10, A11, A81 ve a84’tür. Bu rota ilk anlattığım birinci rota’ya göre daha uzun sürmektedir, bu nedenle dediğim gibi arabayla gidecekseniz Caen üzerinden gitmenizdir. Şimdi gelelim Mont Saint Michel’e TGV ile gitme seçeneğine:
- Paris’ten Mont Saint Michel’e TGV trenle gitmek: Bence en mantıklı ve en rahat seçenektir. Zira Fransa’da özellikle Bretanya dışındaki bölgelerde paralı yollar çoktur ve daha da önemlisi birçok yerde radarlar mevcuttur. Üstelik radar cezaları da bir hayli yüksektir. Dolayısıyla trenle giderseniz hem Fransız hızlı trenlerini görmüş olacak hem de trenle Fransa’nın o güzel doğasını seyretme imkânı bulacaksınız. TGV ile gitmek içinse Paris’teki Montparnasse tren garından Rennes yönüne doğru bilet alacaksınız. Rennes Kuzey Batıda yer alan Bretanya bölgesinin başkentidir. Paris’ten Rennes TGV ile yaklaşık 2 saat 10 dakika sürmekte. Bilet fiyatları sürekli değişebildiği için biletinizi internet üzerinden erken almanızda fayda vardır. Ben en son bu sene Haziran ayında gittim ve her ikisinde de biletleri tren garından aldım. Giderken 56 Euro, dönerken de 65 Euro ödedim. Birkaç gün öncesinden internet üzerinden almış olsaydım daha uygun olacaktı. Biletleri SNCF sitesinden alabilirsiniz. Rennes’e vardıktan sonra ordaki Gar’dan Mont Saint Michel’e giden otobüs biletinizi alabilirsiniz. Rennes’den Mont Saint Michel’e gün içerisinde birkaç kere otobüs gitmektedir. Rennes – Mont Saint Michel arası otobüsle 1 saat 10 dakika sürmekte ve bilet fiyatı en son 15 Euro’ydu. Kısacası TGV ile Mont Saint Michel’e gitme seçeneğini özetleyecek olursak Paris-Rennes arası TGV (2 saat 10 dakika), Rennes – Mont Saint Michel arası ise otobüsle (1 saat 10 dakika), toplamda maliyet ise TGV biletini aldığınız zamana göre değişebilmekle beraber ortalama 50 Euro ile 75 Euro arası değişecektir.
- Bu iki seçenek dışında ayrıca Paris Saint Lazare – Caen – Pontorson güzergahını da kullanılabilirsiniz. Önce Paris Saint Lazare’den trenle Caen’e, ordan da yine trenle Pontorson’a gidebilirsiniz. Pontorson, Mont Saint Michel’e varmadan önceki son ilçedir ve Mont Saint Michel ile arası 15-20 dakikadır.
Ana kara’dan Mont Saint Michel’e ulaşım
2014 yılından önce Mont Saint Michel’e gittiğinizde arabanızla Manastır’ın dibine kadar gidip ordaki parkta aracınızı park edebiliyordunuz. Anakarayla manastır arasında 1900’lerden kalma bir yol vardı ve bu yol toprak birikintisi üzerine yapılmıştı. Dolayısıyla okyanus suyu geri geldiğinde bu yolun bazen büyük bir kısmı sular altında kalıyordu. Bu durum güvenlik açısından sıkıntı oluşturduğu gibi okyanus suyunun ada etrafında serbest şekilde dolaşmasını da engelleyip kenar yerlerdeki tarlalara akmasına da neden oluyordu. Bu nedenlerden ötürü yetkililer uzun süreden beri bu tarihi manastırın dokusuna uygun bir köprü yapma niyetindeydiler ancak çeşitli nedenlerden ötürü bu sürekli erteleniyordu. Nihayet 2014 yılında anakara ile manastır arasına yaklaşık 2 km’lik bir köprü yapıldı. Köprü üzerinde hem shuttle servisi hem de kenar yerlerinde yayalar için yürüme yerleri var.
Köprünün alt kısmı direklerle yere çakılı ve direk araları boşluk, bu durum suyun ada etrafında rahatça dolaşabilmesine ve birikintiler oluşturmasını da engelliyor. Park yeri de manastırın dibinden geriye, ana karanın oraya çekilmiş. Arabanızla gidip park ediyorsunuz ve her 5 dakikada bir hareket eden shuttle servisi var ve bunlar ücretsiz. Siz sadece aracınızın parkı için ücret ödüyorsunuz, bu da 12 Euro gibi bir şeydi. Araç park edip, shuttle’a bineceğiniz yerde tuvaletler ve bilgi almak için bir ofis yapılmış. Içerdeki ofiste manastırın maketini görüp, bilgilenmek için broşürler bulabilirsiniz.
Mont Saint Michel: Bir kültür mirası, Manastır, Kale ve Ada
Bretanya ve Normandiya bölgelerinin tam ortasında yer alan Mont Saint Michel Manastırı; tarihi, ihtişamı ve ünü sayesinde iki bölge arasında bile çekişmelere sahne olmuştur. Zira tarihi Manastır, bu bölgenin en popüler ve en çok turist çeken yeridir. Günümüzde Normandiya’nın simgesi ve bir kültür mirası olan Mont Saint Michel, Guy de Maupassant’ın deyişiyle “devasa granit bir mücevher, oya kadar ince kuleler ve narin çan kuleleriyle dolu” ihtişamlı bir manastırdır. Mont Saint Michel, Avrupa’nın en şiddetli gelgitlerinin olduğu, tehlikeli bataklıklarla çevrelenmiş ve yalnızca dar bir geçitle ulaşılabilen bir kayanın üzerinden görkemle yükselmektedir. Mont Saint Michel’in bu kadar ilginç ve özel bir yer olmasında bu gel-git’lerin (medcezir) rolü büyüktür. Zira bu gelgitler sırasında deniz seviyesi neredeyse 14 metreye kadar alçalırken, deniz de manastırdan 14 kilometre kadar uzaklaşmaktadır. Deniz çekildiği zaman turistlerin rehber eşliğinde etraftaki kumlarda yürüyüş yapması ve yakında bulunan küçük adaya yürüyerek geçmesi de mümkündür.
Mont Saint Michel Tarihi
8. yüzyılda burası, denizde yükselen basit bir kaya, Keltlerin cenazelerini gömdüğü ormanlık bir dağ idi. Efsaneye göre, 708’de başmelek Mikail, Avranches Psikoposu Aubert’e görünerek yalnız sular alçaldığında ulaşılabilen bu kayaya bir ibadethane inşa etmesini emreder. Hatta günümüzde Avranches’teki St. Gervais kilisesinde, başmeleğin kafasına hafifçe vurduğu söylenen Aubert’in, üstünde çukurluk bulunan kafatasını görmek de mümkündür. Gördüğü rüya üzerine Aubert bu tepeye çıkıyor ve ufak bir mağara yapıyor, bir yıl sonrasında ise birkaç kişiyi alabilecek bir mağara yapıyor. 10. Yüzyılda Normandiya Dükü I. Richard, adada bir Benedikten manastırı kuruyor ve ada yavaş yavaş manastır binalarıyla kaplanmaya başlıyor. Yüzyıllar boyunca bu yapılara yenileri eklendi, eskileri yenilendi ya da yıkıldı. İlk yapılan ibadethanenin üzerine papazlar, yapımına 11. Yüzyılda başladıkları Romanesk manastır kilisesinin yer altı mezarı olan Notre-Dame-sous-Terre kilisesini inşa ettiler. Manastır önem kazandıkça Fransız Monarşisi de stratejik konumuyla daha fazla ilgilenmeye başladı. En son ise La Merveille olarak bilinen neo-Gotik üsluplu manastır binaları eklendi.
Mont Saint Michel Manastırı
Mont Saint Michel’in en tepesinden göğe doğru yükselen bu muhteşem başyapıt, üç katlıdır. En tepede keşişlerin inzivaya çekildiği muhteşem mermer işçiliğiyle yapılmış hücreler ve mükemmel aydınlatılmış bir yemekhanesi bulunan manastır kilisesi yer alıyor. Bu katta deniz tarafındaki terasta koyun muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. İkinci katta ise, başrahip, soylu konuklar ve şövalyeler yer almaktadır. Bu katta en dikkat çeken yer ise şövalye odasının muhteşem tavan kemeri ve bezemeli sütun başlarıdır. Alt kattaki yardım bölümü ise yardıma muhtaç hacılar için ayrılmıştır.
Mont Saint Michel Manastırı’nın tepesinde yer aldığı kayanın etrafı, bataklığa gömülme ya da suların yükselmesiyle boğulma riskini barındırsa da Orta Çağ hacıları için en ünlü haç yerlerinden biri olmuştur. Üstelik Mont Saint Michel 12. Yüzyılda, Fransa kralı VII. Louis ile İngiltere kralı II. Henry arasındaki barış görüşmelerine de ev sahipliği yapınca, büyük manastırın ünü daha da artmış ve otoritesi garanti altına alınmıştır.
Mont Saint Michel sadece bir manastırdan ibaret değil, kompleksinin içinde, kilise, hapishane, hediyelik eşya dükkanları, restoranlar ve oteller de yer almaktadır. İçerisi küçük eski bir şehir havasındadır. İçeriye ücret ödemeden girip, sokakları dolaşıp surların tepesine çıkabilirsiniz. Ancak en tepedeki manastır binalarını ziyaret etmek için bilet almanız gerekmektedir.
Manastırı’ı ziyaret etmek geçmişe yolculuk yapmak gibi. Manastır’a giriş yaptığınız yer surlarındaki tek açıklık olan Porte de l’Avancée ve burası 15. Ve 16. Yüzyıldan kalma evlerle sıralanmış Grande Rue’ye açılıyor. Grand Rue de manastırın merdivenleri olan Grand Degré’ye ulaşıyor. Tepede ise manastırlar var. Devrim sırasında el koyulan manastır binaları hapishaneye dönüştürülmüştü. Victor Hugo’nun başını çektiği kitlesel bir protesto kampanyası sonucu on dokuzuncu yüzyıl ortalarında restore edildi. Yapılan tamiratın yanı sıra, kiliseye bir de kule eklendi.
Mont Saint Michel’deki La Mère Poulard’ın ilginç hikayesi
Mont Saint Michel’e gelip gezdiğinizde atlamamanız gereken şeylerden bir tanesi de meşhur La Mère Poulard’ın restoranına uğrayıp omletlerinden tatmak ve dükkanında satılan bisküvilerden almaktır. Mont Saint Michel’de çok meşhur olan La Mère Poulard’ın (Poulard Anne) ilginç de bir hikayesi vardır. Victor Hugo’nun başlattığı kampanya sonucu buradaki tamir işlerini üstlenen mimar, buraya taşınırken hizmetçisini de getirir. Burada bir fırıncının oğluyla evlenip, otelciliğe başlayan bu hizmetçi dillere destan La Mère Poulard’tan başkası değildir. Bugün Mont Saint Michel’de oteli, restoranı ve dükkanı bulunan La Mère Poulard turistlerin en çok ilgi gösterdiği markalardan biridir.
Mont Saint Michel’i giderken dikkat edilmesi gerekenler
- Mont Saint Michel yüksek bir tepede yer aldığı ve etrafı tamamen açık olduğu için özellikle manastırı çevreleyen rampalara çıkıldığında kuvvetli bir rüzgar olabilmektedir. Bu nedenle özellikle yaz dışında herhangi bir mevsimde gidiliyorsa yanınıza hırka gibi birşey almanızda fayda vardır. Hatta yaz günlerinde bile yanınıza bişey alabilirsiniz, malum bu bölgede hava durumu sık sık değişebiliyor.
- Eğer otobüsle gidiyorsanız gidiş dönüş saatlerine mutlaka bakınız. Çevre yerlerden genelde günde 3 yada 4 kez otobüs gidiyor, dolayısıyla otobüsü kaçırdığınız zaman orda konaklamak zorunda kalabilirsiniz. Turistik olması nedeniyle Mont Saint Michel veya civardaki otel fiyatlarının pek de uygun olduğu söylenemez.
- Eğer adanın etrafında yürüyüş yapma niyetindeyseniz etrafa koyulmuş uyarı tabelalarını kesinlikle okumanız gerekiyor. Bu uyarı tabelalarında gel gitlerle ilgili bilgi verilmekte ve hangi saatlerde yürüyüş yapılabileceği konusunda turistler bilgilendirilmektedir. Böyle bir niyetiniz varsa araç park yerindeki turizm ofisinden rehberli turlar/yürüyüşler hakkında bilgi alabilirsiniz. Manastır’ın rampalarına çıkıp etrafı izlediğinizde rehber eşliğine yalın ayak kumlarda yürüyen grupları görebilirsiniz. Manastıra yakın küçük bir ada var, yürüyüş turları genelde bu küçük adadan başlayıp Mont Saint Michel’de son buluyor. Bunun dışında ada etrafındaki tarlalarda ve kumluk alanlarda da yürüyüş rotaları bulunmaktadır.
- Mont Saint Michel adasında yerleşik yaşayan nüfus 43 kişi. Bunun yarısına yakınıysa rahip. Ancak ada’yı günde 9 bine yakın kişi ziyaret ediyor. Ada’nın popülerliği giderek arttığı için özellikle yaz sezonunda kalabalık olabilmektedir.
Mont Saint Michel’i en kısa sürede görmeniz ve beni de anmanız dileğiyle, şimdilik sevgiyle kalın! Gezibo 🙂
10 comments
Merhaba,
Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.
Önceki hafta sonu oradaydım; en sevdiğim yerlerinden olan manastırın avlusu bu gidişimde restorasyondaydı. Bilginize.
Mutlu günler.
Ahmet Bey,
Çok teşekkürler güzel yorumunuz için. Mont Saint Michel kesinlikle benim de Fransa’da sen sevdiğim yerlerden biri. Dilerim restorasyon bir an önce biter ve ziyaretçiler bu büyülü manzarayı tamamıyla görme fırsatını yakalar 🙂
Çok sevgiler.
Such great photos 🙂
Thank you Sabre, wish I could write in English post!
Great post, thanks for sharing 🙂
Thanks a lot for your comment! 🙂
I’ve been wanting to visit the Mt St Michel for so long!
You have to visit! It is absolutely one of the best places to visit in France 🙂 Thanks for your comment!
I did not understand a thing, but the photos are lovely.
Thank you Anna. I wish I will do the English version soon. Thanks for your support!